Türkiye Prefabrik Birliği | Sayı: 133
MAKALE BETON PREFABRİKASYON OCAK 2020 ◆ SAYI : 133 11 lip, beton santralinde (yaş karışım) veya transmikserde (kuru karışım) karıştırılmasıyla üretilen ve tüketiciye “taze beton” olarak teslim edilen bir yarı-mamül üründür. Betonun istenen nihai özelliklerine erişebilmesi için bu ilk üretim aşamasından sonra geçirdiği dönem, yapıya yerleştirilmesi, sıkış- tırılması ve bakımı (kürü) yani üretim sonrası süreçler de çok önemlidir. Üretim sonrası süreçlerin kontrolü ise hazır beton üreticisinden ziyade yapı müteahhidin sorumluluğundadır. Öte yandan, prefabrike yapı elemanları tamamen bir fabrikada imal edilmekte ve daha sonra bu elemanlar bir koordi- nasyon planı dahilinde şantiyeye taşın- makta ve projesine göre birleştirilerek yapı oluşturulmaktadır. Yapı elemanı şantiyeye nihai sertleşmiş halde teslim edildiği için performansı üretici firma- nın sorumluluğundadır. Yukarıda detaylıca değinildiği üzere bina ve diğer inşaat mühendisliği iş- lerini içermek üzere tüm yapı işlerin- de kalıcı olarak kullanılmak amacıyla üretilen bütün malzemeler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayım- lanan “Yapı Malzemeleri Yönetmeliği” gereği “CE” işareti taşımak zorundadır. Bu bağlamda fabrikada bir standarda göre üretilen bütün prekast yapı ele- manları da aynı şekilde “CE” belgesi almak zorundadır. Hazır beton ise CE kapsamı dışındaki ürünlerin Ulusal sı- nırlar içerisinde piyasaya arz koşulları ve yapıda kullanım koşullarının belirtil- diği 26 Haziran 2009 tarihinde 27270 sayılı resmi gazetede yayımlanan “Yapı Malzemelerinin Tabi Olacağı Kri- terler Hakkında Yönetmelik” tarafından belirlenmiş olan “G” işaretini taşımak durumundadır. Ürünün “G” işareti ta- şıması ilgili ürününün Güvenli olduğu anlamına gelmektedir. Yapı malzemeleri içerisinde ürünün CE mi G işaretimi taşınması gerekti- ğinin ayırt edilebilineceği en basit yol ilgili ürünün standardının harmonize mi ulusal bir standarda mı sahip oldu- ğudur. Harmonize standarda (EN) sa- hip olan ürünler CE, ulusal standarda sahip (TS) ürünler G işareti iliştirmek orundadır. Harmonize olup bu uygu- lamanın dışında kalan tek ürün TS EN 206:2013+A1 Standardına sahip Hazır Beton’ dur. İlgili standardın uy- gulanmasında her ülkenin kendi çev- resel ve iklim koşullarının farklı olması sebebiyle kendi ulusal dokümanları oluşturulması ve bununla birlikte kul- lanılması gerekliliği ortaya çıkmıştır. Ülkemizde de bu kapsamda TS 13515 standardı oluşturulmuş olup TS EN 206:2013+A1 ile birlikte kullanılması zorunlu hale getirilmiştir. Yukarıdaki bilgilerden de anlaşılacağı üzere, prefabrike beton bariyerler taşı- nabilir bir ürün olduğu için CE işaret- lemesine tabi tutulabiliyorken, yerinde dökme bariyerler bu kapsam dışında kalmaktadır. Bu durum, Avrupa Birliği üyeleri arasında farklı uygulamaların ortaya çıkmasına yol açmakta olup, her üye kendi mevzuatı çerçevesinde yerinde dökme bariyerlerin de kulla- nımına izin verebilmektedir. Bu husus Avrupa Yol Federasyonu tarafından açıklığa kavuşturulmak üzere Avrupa komisyonuna sorulmuş ve alınan ce- vapta bir ürün olarak özel bir tasarımla üretilen ve yola monte edilen yerin- de dökme bariyerlerin de EN 1317-2 standardında yapılan +A2 revizyonuy- la birlikte kapsama alındığını ve CE bel- gesi alabileceği belirtilmiştir [10]. 5.2. Beton Bariyerlerin Genel Özel- likleri Beton bariyerler yerinde dökme veya prefabrik olarak yapılabilirler. Kısmen veya tamamen çelik donatılı olarak tasarlanırlar. Yerinde dökümde kayar kalıp finişer gibi modern yöntemle kullanılmakla beraber son yıllarda pre- fabrike bariyerler de yaygın olarak kul- lanılmaktadır. Beton bariyerler denince ilk akla gelen Jersey Tipi bariyerdir (Şekil 2a). İlk olarak 1959 yılında ABD’deki New Jer- sey eyaletinde özel olarak tasarlanıp uygulandığı için bu isim ile anılmakta- dır. Bu tip bariyerler daha yaygın ola- rak karşılaşılan dar açılı kazalarda araç lastiklerinin daha düşük eğimli yüzler- de yukarı çıkmasına izin vererek araç- taki hasarı azaltmak amacıyla özel bir geometriyle tasarlanmıştır. Daha yük- sek açılı kazalarda ise önce ön tampon ve tekerlekler üstteki eğimli yüzeye temas eder ve araç yukarı doğru tır- manır. Araç bariyer ile paralele yakın bir duruma geldiğinde arka tekerlekler de alttaki eğimli yüzeye temas eder ve araç bir miktar daha yükselir. Böylece bu tip bariyerlerin amacı çarpan aracı bir miktar yavaşlatarak, araçta oluşa- cak bir miktar hasarın ardından aracı tekrar yola döndürmektir. Araçta olu- şan hasarı azaltmak amacıyla farklı geometrilerde bariyerler geliştirilmiştir. Bunlardan biri de F-tipi bariyerlerdir (Şekil 2b). Daha az tırmanma mesafesi vermesinden dolayı bu tip bariyerlerin araçların devrilme olasılığını azalttığı belirtilmiştir [11]. Yukarıda anlatıldığı gibi eğimli bari- yerler bir aracı kaldırdığında, aracın kinetik enerjisinin bir kısmı potansiyel enerjiye dönüştürülür. Bu potansiyel enerji, araç yere geri döndüğünde kinetik enerjiye dönüşür. Beton pa- rapetler bu enerji yönetimi özelliğine sahip değildir, ancak çarpışma testleri bunların da bariyer olarak kabul edile- bileceklerini göstermiştir. Beton bir pa- rapet ile aracın çarpışması durumunda enerji soğurumu araçtaki hasar ile ger-
powered by ikedijital.com
RkJQdWJsaXNoZXIy MTczMDA=