Türkiye Prefabrik Birliği | Sayı: 140

SÖYLEŞİ BETON PREFABRİKASYON EKİM 2021 ◆ SAYI : 140 18 Tabii. Olabildiğince mühendislik ca- miasıyla paylaşmaya çalıştık. Epey de eğitim faaliyeti yaptık o arada. 1996- 1997’de ben Anadolu’da yönetmeliği anlatmak, getirdiği yenilikleri açıkla- mak için çok yere gittim. Tam da o yıllarda Hazır Beton Birliği kurulmuştu, onlarla birlikte tüm Türkiye’yi dolaş- tık. İzmir’e de o kadar çok geldim ki, sayısını hatırlamıyorum bile. Tabii İz- mir’deki arkadaşlar da çok ilgililerdi, sağ olsunlar. Sonuç olarak iyi bir şey oldu. Eksikleri olduğunu biliyoruz ama 75 Yönetmeliğine göre bambaşka, çok başka bir Yönetmelik oldu. Şunu da söyleyeyim, birçok insan başlangıçta “aman çok radikal değişiklikler yapma- yın insanlar anlamaz” falan diye bizim yaptıklarımıza karşı çıktılar. Yönetme- lik çok ağır oldu, diye bizi eleştirdiler. Belki kötü niyetleri yoktu. Aslında son 2018 Yönetmeliğinde de aynı şey oldu. Örneğin şekil değiştirmeye göre tasarı- mı anlamayacaklar, diye karşı çıktılar. Ne yapacaksın kardeşim? Başta zorla- nacaklar falan ama eğitim yapacaksın. 97 Yönetmeliğinde yaptığımız eğitimle- ri sonra Bakanlık da destekledi. Bütün Anadolu’da eğitim programları yaptık, 2007’de yeniden yaptık; eğitime çok zaman harcadık. Dolaplarda bir sürü eğitim kitabı var. Hocam orada şöyle bir şey de var. 1997 Yönetmeliği müthiş bir değişik- lik yaptı. Buna direnenler oldu, hatır- lıyorum. Ama bunun hemen ardından Adana Ceyhan ve Körfez Depremleri- nin gelmesiyle, bütün iş değişti. Ada- na Ceyhan bizi de, prefabrik yapıları da etkiledi…İki tane yapının yıkılması bir sürü şeyi öne çıkardı. Yani 1997 Yönetmeliğinde mafsallı yapılarla moment alan yapıları ayırmamız, Ada- na’da bunun bir örneğinin çıkması, bizim de elimizi çok güçlendirdi. 1999 Depremi de bunun üstüne gelince, bütün her şey değişti bizim sektörde. Hatta çoğu kimseye sorsanız, bu Yö- netmeliğin depremlerden sonra hazır- landığını düşünürler. Tabii şu da var. 1998’de Türkiye’de müthiş bir ekonomik bunalım vardı ve inşaat piyasası durmuştu. Yani 1999 depremlerine kadar doğru dürüst uy- gulanmadı Yönetmelik. Uygulanacak ortam olmadı, inşaat faaliyetleri tama- men donmuştu yani. Özellikle politika- cılar 1999 Depreminden alınan ders- lerle yönetmeliğin yenilendiğini söyler- ler… Düzeltiyoruz ama kamuoyunda öyle yerleşti galiba. Depremde gözle- nen ağır hasar, 1997 yönetmeliğinde- ki yenilikleri haklı çıkardı, yönetmelik birden kıymete bindi, yönetmeliğe çok ağır diyenler de seslerini kestiler. Ben daha sonra yönetmeliği İngilizce’ye de çevirdim, Kandilli’nin web sayfasına koydum, böylece yönetmelik yurt dı- şında da tanındı ve takdir gördü. Ondan sonra da Yönetmelik işi bit- medi tabii. 1999 Depreminden sonra mevcut yapıların değerlendirilmesi ve güçlendirilmesi konusu ortaya çıktı. Bunlar mevcut yönetmeliklerde yoktu o sıralarda. Bu işlerin her zaman ilk hareket noktası Amerika’dır. Çoğu in- san Japonya filan diye düşünür, ama değildir. Bütün yeni fikirler hep Ame- rika’dan çıkmıştır. Hepsi California kaynaklıdır. O sıralarda 1989’da Kuzey California’da Loma Prieta Depremi oldu, 1994’de ise Güney Kaliforniya’da Los Angeles civarında Northridge Dep- remi oldu, Bunlar önemli depremlerdi, yaygın hasar meydana getirdiler. Bu durumda Amerikalılar 90’larda mevcut binalar ne olacak, diye düşünmeye, çalışmaya başladılar. Kobe kaç yılıydı Hocam? Kobe deyin- ce, sizin onunla ilgili bir kitabınız var- dır, yıllardır benim en kıymet verdiğim kitapların başında gelir, mükemmel bir kitap. Kobe tam tamına bir yıl sonradır. Çok enteresandır, aynı gün 17 Ocak 1994 Norhridge, 17 Ocak 1995 Kobe. Mus- tafa Erdik’le biz Kobe’ye depremden 10-12 gün sonra gittik, her şey fela- ket durumdaydı. Hatta bize biraz da kızdılar, neden hemen geldiniz diye. Mustafa ile beraber çok doküman topladık, resim çektik, gözlem yaptık. Geldik buraya, iki ay falan çok yoğun çalıştık. O kitabı kısa sürede hazırladık, Nisan ayında yayınlandı. Sağolsun, o dönemde rektör olan Prof. Üstün Ergü- der’in desteği ile Boğaziçi Üniversitesi yayını olarak 250 tane basıldı. İncecik bir kitap, ama içinde çok bilgi vardır, çok emek verdik. Mustafa onu Ameri- ka’ya birtakım yerlere gönderdi, o ta- rihte onların elinde de öyle bir inceleme kitabı yoktu. Bizim gözümüzde Japon mühendisli- ği bir efsaneydi, siz yerle bir ettiniz o kitapla. Oo ne hatalar vardı, bir görsen. As- lında müthiş ders alınacak bir şeydir, Kobe Depremi. Japonlarda emniyet iyidir ama Japonlar aynı Almanlar gibi biraz ezbere iş yapan adamlardır. Ja- ponların hesap yöntemleri basittir ama aşırı emniyetlidir. Biliyor musunuz, betonarmede hala emniyet gerilmesi yöntemini kullanıyorlar, eminim hala öyledir. Yani iki üç sene öncesine ka- dar böyleydi. Yeni yönetmelik çalışmalarına döne- lim. Bu çalışmalar 2007 Yönetmeliği- ne yönelik olacak. Evet, 1999 sonrası güçlendirme, mev- cut binaların değerlendirilmesi konuları öne çıktı ama Amerika’da da bu konu- lar yeniydi ve henüz şartname madde- leri yoktu. Yeni yapılmış bina gibi dü- şünülüyordu, mevcut binalar. Halbuki Amerikalılar 1990’lardan başlayarak, şimdi “itme analizi” dediğimiz, pus- hover yöntemini geliştirerek, çok pra-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTczMDA=