GÖRÜŞ
BETON PREFABRİKASYON
NİSAN 2013
?
SAYI : 106
23
re dayalı kriterlere göre tasarlanmıştır.
Karbon oranının maksimum %0,45
gibi yüksek bir değerde olması üreti-
cilerin, daha düşük yani %0-0,45 arası
bir karbon oranında, ortalama % 0,30
civarında çalışıp, uygun mekanik özel-
likleri sağlama sorumluluğunu ortadan
kaldırmaz.
Tablo 2’de verilen farklı kimyasal bi-
leşime sahip örneklerde özellikle “B”
çeliği üzerinde durulmakta ve sorunun
kaynağı %0,43 karbon oranında aran-
maktadır. Burada asıl sorun, üreticinin
bilinçli veya bilinçsiz, doğru olmayan
bir kimyasal bileşim kullanıyor olması-
dır. Aynı sorun farklı açıdan “C” çeliği
için de geçerlidir. Çok düşük karbon
oranına sahip olan bu çelik, eğer S420
sınıfında üretilmişse, standart dışı ve
yönetmeliğe aykırı düşük bir akma da-
yancı sergilemektedir.
Yazar, sonuç bölümünde, deprem
yönetmeliğine uymayan çeliklerin çok
miktarda üretilmesini “Karbon Eşdeğe-
rinin” standartta bir üst sınırı olmama-
sına bağlamaktadır. S420 kalitesinde,
karbon oranının maksimum %0,45
olması ve karbon eşdeğerinin sınır-
landırılmamış olması, uygun olmayan
çubuk üretiminin nedeni değildir ve
herhangi bir risk yaratmamaktadır.
Aslında, yazaın, TS 708 standardı üze-
rinde araştırma yaparken, kullanılmış
S 420 Kalite Donatı Çeliği Deprem Yö-
netmeliği Esas Alınarak Tasarlanmıştır
Beton Prefabrikasyon Dergisi’nin Tem-
muz 2012 tarih ve 103. sayısında, Türk
Prefabrik Birliği Yönetim Kurulu üyesi
İnşaat Yüksek Mühendisi Sn. Hakan
Ataköy’ün, TS 708 standardının Nisan
2010
tarihli revizyonunda yer alan S
420
kalite donatı çeliğine ilişkin ma-
kalesi incelenmiş, ne yazık ki, yazarın,
Metalurji ve Malzeme Bilimi’ temeline
dayanmayan saptamaları, konuya va-
kıf olmayan okuyucuların kafalarında
soru işareti yaratmıştır. Halbuki, Sn.
Ataköy, yazısını kaleme almadan önce,
Derneğimizle iletişime geçseydi, böyle
bir durumla karşılaşılmazdı.
İnşaat çubuklarına ilişkin standartlarda
karbon oranının düşük tutulması ya da
karbon eşdeğerinin bir üst değer ile
sınırlandırılması, çubuklara kaynakla-
nabilir özelliğini kazandırmak amacıyla
yapılır. Düşük karbon eşdeğerine sahip
çubuklar, haddeleme sonrası bir çeşit
ısıl işlem görerek ya da mikro alaşım-
lama ile istenen mekanik özelliklere
ulaşır. Düşük karbon eşdeğeri kaynak-
lanabilirlik için metalurjik koşuldur.
Kimyasal bileşim sınırlaması yapma-
yan standartlar arasında, makalede
belirtilen, ASTM A 706 standardının
aksine, en çok kullanılan, ASTM A
615
standardı, inşaat çubuğunu sade-
ce mekanik özellikleri ile tanımlar. Bu
standart birçok kez revizyon görmesi-
ne rağmen, kaynaklanabilirliği günde-
me getirmemiştir. Birçok ülke ASTM
A 615 standardını kullanmaktadır. Bu
standarda göre, istenen özellikler, ısıl
işlem ya da mikro alaşımlama kullanı-
larak gerçekleştirilebildiği gibi, yüksek
karbon eşdeğerinde sıcak haddeleme
ile de oluşturulabilir. Sıcak haddeleme
ile üretilen çubuklar, kaynaklanabilir
değildir. Kaynaklanabilirlik inşaat ya-
pım tekniği ile ilgili bir parametredir.
Yazar, karbon ve karbon eşdeğerini,
mekanik özelliklerden daha baskın
bir öğe olarak ele alma hatasına düş-
mekte, hâlbuki inşaat çubuklarına ait
standartlar, evrensel anlamda mekanik
özellikler hedeflenerek tasarlanmakta-
dır. Kimyasal bileşim ve ısıl işlem, me-
kanik özelliklerin sağlanmasında araç
ya da yardımcı öğelerdir. Bu nedenle
gerektiğinde üreticiye esneklik sağ-
lamak için alt sınır olmaksızın bir üst
sınır ile tanımlanır. Kimyasal bileşim
tanımlamayan standartlarda üretim
yapan üreticiler çok ciddi bir kimyasal
bileşim denetimi yapılması gerektiğini
iyi bilirler.
S420 sınıfı, deprem yönetmeliği esas
alınarak, akma dayanımı, çekme/
akma oranı, deneysel akma dayanımı
/
karakteristik akma dayanımı oranı,
kopma uzaması gibi mekanik özellikle-
Türkiye Demir Çelik Derneği'nin Açıklaması
Dergimizin 103. sayısında (Temmuz 2012) TPB Yönetim Kurulu ve Teknik Komite üyesi Hakan ATAKÖY’ün “Ül-
kemizde Üretilen Donatı Çeliklerinde Kalite Problemleri ve TS 708 (2010)” başlıklı yazısına Türkiye Demir Çelik
Üreticileri Derneği tarafından 9 Şubat 2013 tarihinde bir açıklama yazısı gönderilmiştir.
Türkiye Demir Çelik Derneği’nin açıklama yazısı ile Hakan ATAKÖY’ün karşı görüşü aşağıda okurlarımızın bilgisine
sunulmaktadır.