Türkiye Prefabrik Birliği | Sayı: 130

SÖYLEŞİ BETON PREFABRİKASYON NİSAN 2019 ◆ SAYI :130 25 ERHAN KARAESMEN SÖYLEŞİSİ KİMDİR? 1959’da İTÜ’den mezun oldu. Mezuniyetinin ertesindeki dö- nemlerde uzun yıllar İsviçre, Fransa ve ABD’de araştırma ve proje mühendisi olarak çalıştı. Paris Sorbonne Üniver- sitesi Fen Fakültesi'nden bilim dok- torası elde etti, değişik yıllarda farklı yurt dışı üniversitelerde dersler verdi, araştırmalarda görev aldı. Türkiye’ye dönüşünde ODTÜ ve BÜ ağırlıklı olmak üzere çeşitli eğitim kurumlarında tam ve yarı zamanlı hocalık yaptı, ODTÜ’de küçük bazı kesintiler dışında 50 sene- ye yaklaşan bir hocalık kariyeri sürdür- dü. Bir dönem kamu yöneticiliği yaptı, Yerel Yönetim Bakanlığı Müsteşarlığı görevini yürüttü. Çok uzun yıllardan beri önce yabancı dillerde başlayıp Yayına Hazırlayan: Cumhur AYDIN Sn. Altay Çizgenakat ile başlattığımız ve son sayıda Sn. Mustafa Ateş’le sürdürdüğümüz söyleşi serimizi bu kez, sektörü çok iyi tanıyan, Birliğin kuruluşunda katkıları ve tanıklıkları olan bir öğretim üyesi büyüğümüzle ilerletmek istiyoruz. sonra yoğun bir şekilde Türkçemizde devam eden sanatsal ve kültürel yayı- na sahip. Bu çerçevede çeşitli hizmet ödülleri kazanmış olup, en son "TÜ- YAP 2009 Sanat Eleştirmenliği Hizmet Ödülü" de kendisine verilmişti. C.A. Değerli Hocam; Türkiye Prefabrik Birliği’nin 35. yılında yeni ofisimizin açılış kokteyli ve 3. Prefabrikasyon Gü- nünü, katılımınızla onurlandırdınız. Bir- liğin 25. yılındaki etkinliğimizin açılış konuşmalarından birini de siz yapmış- tınız. Prefabrikasyon ve Prefabrikas- yon Ailesi sizin için ne ifade ediyor? E.K. Sağolun, hatırlayıp bu tür birlik- teliklere davet etmekle, sizler benim gönlümü alıyorsunuz. Yeni ofisin açılış kokteylinde de söz etmiştim, benim bu Birliğin kuruluşunda küçük te olsa katkılarım var, şu an aktarabileceğim tanıklıklarım var. Aslında ben prefab- rikasyon sektörünün ne imalat ne de inşaatı gerçekleştiren firmalarının bir çalışanı oldum, bu çerçevede konunun ‘yarı içindeyim’ demem yanlış olmaz! Kuşkusuz bu süreçlerin daha doğru- dan içinde olmuş başka meslektaş- larımız var ve onların tanıklıkları daha kıymetli! C.A. Sizin Prefabrikasyonla mesleki ilk yakınlığınız sanırım yurt dışındaki eğitim ve ilk çalışma dönemlerinizle ilişkili? E.K. Evet… Ben Paris’te doktora ça- lışmalarımı sürdürürken, bir yandan da yeni teknolojileri araştıran, değerlen- diren, bir çeşit Müteahhitler Birliği’nin ileri araştırmalarını yürüten bir yapının içinde görev almıştım. O dönemde en fazla ilgilendiğim ve çalıştığımız konu prefabrikasyondu ve benim konuya yakınlığımın başlangıcı o döneme rast- lar. Elbette o sıralar sadece; değişik uygulamaların içinde ve şantiyelerde not tutan bir genç mühendistim ama elbette o gözlemlerin çok katkıları oldu. C.A. Türkiye’deki prefabrikasyon ilgisi- nin ilk canlanışını neyle ilişkilendiriyor- sunuz? E.K. Biliyorsunuz, prefabrikasyonun dünyada öne çıkışı Almanya ve Rus- ya başta olmak üzere savaş yıkımı yaşamış çeşitli Avrupa ülkelerinin bü-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTczMDA=