Türkiye Prefabrik Birliği | Sayı: 140

SÖYLEŞİ BETON PREFABRİKASYON EKİM 2021 ◆ SAYI : 140 15 projede araştırmacı olarak çalışırken, diğer yandan doçentlik tezimi hazırla- dım. Doçentlik tezini getirdim teslim ettim, o zaman YÖK öncesi iki imtihan vardı. Bayağı sıkı imtihanlar. Birincisine kolokyum denirdi, beş ki- şilik jüri, istediği soruyu sorardı sana. Bu sınav şimdi tamamen ortadan kalk- tı. Daha önceki senelerde tez kaldırıl- dı, şimdi imtihan da kalktı. Jürim hep tanıdık Hocalardı ama tanıdık olması daha kötü, hocalara mahcup olmaya- yım diye nasıl çalıştım, unutmuyorum. Gece gündüz. Çünkü her şeyi sorabi- lirler, bir sınır yok yani. Onu geçersen ertesi gün, deneme dersi diye bir şey vardı. O da enteresan… Çünkü esas sınav birincisi olmasına rağmen, de- neme dersini başaramayıp kalan bir sürü insan olurdu. Onda da beş tane konu öneriyorsun, ders konusu anlata- caksın öğrenciye, sonra jüri bunlardan bir tanesini seçiyor, sen o konuyu 45 dakikada anlatacaksın, güzel anlata- caksın. O zaman doçent olmak Hoca olmaktı, hatta doçent olmadan ders verdirmezlerdi. Özel durumlarda özel izinle verirlerdi. Ben doçentlik öncesi, Amerika’ya gitmeden önce, örneğin Mekanik-Statik Dersi verdim, ama onun için Fakülte Kurulundan özel ka- rar çıkmıştı. Özel sektör deneyimi Sonra üniversiteyi bırakıp, özel sektö- re geçiyorsunuz… Neden özel sektöre gittim? Üniversi- teden önce askerlik sonrası projeci olarak bir çalışmışlığım var. Rasin Etiman’ın bürosunda. 4 yıl kadar. O zaman Rasin Etiman’ın bürosu küçü- cüktü ama İstanbul’un en iyi iki büro- sundan biriydi. Daha sonra üniversite- den ayrılışım da çok enteresandır. Ben doçent oldum, 1981’in 5 Kasım’ı, son sınavdan çıktığım tarih. Deneme der- sini verdim, bana cüppe giydirdiler. Artık öğretim üyesi olacağız. Doçentlik kadrosunun verilmesi lazım. 5 Kasım sınav, 6 Kasım’da YÖK Kanunu çıktı. Her şey iptal ne kadro var, ne bir şey! Anadolu’ya gideceksiniz, mecburi hiz- met. Maçka kapandı. Müthiş moral bo- zukluğu, herkeste. Hoca olma hevesiniz yarım kaldı… Evet. Belirsizlik, kadro yok. İstikbalimiz belli değil. Gerçi sonraları bu Anado- lu’ya gitme işi de, Türkiye’deki her şey gibi yozlaştı. İnsanlar bir şekilde idare ettiler. Müthiş bir moral bozukluğu, Maçka’nın dağılması, İnşaat Fakültesi ile birleşmesi… O arada büyük bir te- sadüf. 82 Haziran’ında (demek ki 5-6 ay bu karmaşa, moral bozukluğu için- de geçti) Sezai Türkeş - Feyzi Akkaya (STFA) şirketi gazeteye ilan vermiş, ben görmemişim, tam beni tarif eden bir adam arıyorlar. Proje tecrübesi olan, ben 4 yıl çalışmışım, tabi bu ara- da da, asistanlığım zamanında projeler yapmışım, ve tercihan akademik dene- yimi olan... İlgimi çekti. O zaman ST- FA’nın Türkiye’de merkezi yok, bütün işler yurtdışında, Türkiye’de merkezi yeni kuruyorlar, dolayısıyla merkez kadroyu oluşturuyorlar. Şirketin tüm proje (tasarım) işlerini koordine ede- cek bir teknik müdür arıyorlar. İki yerde çalışıyorlarmış, biri Arabistan’da biri Libya’da. Şantiye ve Bölge Müdürlük- leri şeklinde. O zaman Altunizade’de yeni bir kampüs inşa etmeye başla- mışlar. Maalesef şimdi yıkıldı, çok gü- zel bir yerdi. Hocam, üniversiteden ayrılırken, size “ayrılma” diyen Hocalarınız oldu mu? Tabii tabii. Bana çok kızanlar da oldu. Ama gitme diyenler fazla olmadı çünkü herkeste bir moral bozukluğu vardı. Benimle birlikte ayrılan başkaları da oldu. Aslında benim aklımda üniver- sitenin dışına çıkmak yoktu, hakikaten yoktu. Benim iyi niyetimi de biliyor herkes ama… ona rağmen mesela rahmetli Müfit Yorulmaz Hoca bana

RkJQdWJsaXNoZXIy MTczMDA=