Türkiye OECD ülkeleri ile karşılaş-
tırıldığında ise, 1999-2009 döne-
minde Ar-Ge harcamalarının milli
gelire oranının OECD ülkelerinin
büyük bir çoğunluğunda yükseldi-
ği görülmektedir. İsrail, Finlandiya
ve İsveç bu alanda ilk sıralarda yer
alan ülkelerdir. Bu oran İsrail’de
%4,28, Finlandiya’da %3,96,
İsveç’te %3,62 ile oldukça yüksek
bir seviyede gerçekleşmiştir. Gü-
ney Kore, Japonya, Danimarka ve
İsviçre’de %3’luk seviyenin üzerin-
deki ülkeler olarak sıralanmaktadır.
Ar-Ge harcamalarının milli gelire
oranı OECD ülkelerinde ortalama
bazda %2,33, AB-27 ülkelerinde
ise %1,9 düzeyindedir. Türkiye’nin
ise, 2009 yılı itibarıyla %0,85 ile
gerek AB-27 ülkelerine gerekse
OECD ülkelerine kıyasla oldukça
düşük bir düzeyde Ar-Ge yoğunlu-
ğuna sahip olduğu görülmektedir.
Polonya, Yunanistan, Slovakya, Şili
ve Meksika Türkiye’den daha dü-
şük Ar-Ge yoğunluğuna sahip olan
ülkelerdir.
Targan ÜNAL (Okan Üniversitesi),
Nisa SEÇİLMİŞ (Gaziantep Üniver-
sitesi,) tarafından hazırlanan Ar-Ge
göstergeleri açısından Türkiye ve
Gelişmiş Ülkeler kıyaslaması ra-
porunda özetle bilim ve teknoloji
temeline dayalı olan yeni ekonomik
anlayışta Ar-Ge’nin, firmaların re-
kabet üstünlüğü sağlayarak, karlı
bir biçimde faaliyetlerini sürdürebil-
meleri için gerekli bir koşul haline
geldiği belirtilmektedir. Raporda,
söz konusu bilim ve teknolojiyi elde
etmek ya da mevcut bilgilerle yeni
malzeme, ürün ve araçlar üretmek;
yazılım üretimini de kapsayacak
şekilde yeni sistem, süreç ve hiz-
metler yaratmak ya da mevcutları
geliştirmek Ar-Ge faaliyetlerinin dü-
zenli şekilde yapılabilmesi ile müm-
kündür. Firmaların gerçekleştirmiş
olduğu bu faaliyetler topluluğu,
bütünsel anlamda ele alındığında
bir ekonominin büyüme çarklarını
oluşturmaktadır. Ülke ekonomisi-
nin diğer ülke ekonomileri ile reka-
bet edebilmesi için, Ar-Ge faaliyet-
lerinin ağırlığının hissedilir oranda
olması gerekmektedir” denilmekte-
dir ve tablo halinde Avrupa Birliği,
Amerika, Japonya ve Türkiye nin
yıllara göre Ar-Ge Harcamalarının
GSYİH’ya Oranı (%) verilmektedir.
Arge çalışmalarında 80 yıllardan
itibaren Asya ve Uzak Doğu Ülkeleri
Japonya, Çin, Güney Kore, Hindis-
tan büyük gelişme göstermiştir.
Dünya genelinde Ar-Ge ve inovas-
yon faaliyetlerinde, özellikle Çin
başta olmak üzere Asya ülkeleri-
nin bu gelişimi dikkat çekmektedir.
2012 itibarıyla milli gelir büyüklü-
ğünün 8 trilyon USD’yi aştığı tah-
min edilen Çin ekonomisi dünyada
ABD ekonomisinin ardından ikinci
sırada yer almaktadır. Çin’in top-
lam Ar-Ge harcaması 2009 yılı
itibarıyla 154 milyar USD, araştır-
macı sayısı ise bir milyon kişinin
üzerindedir. 30-40 yıl önce Türkiye
ile benzer bir ekonomik yapıya sa-
hip olduğu ifade edilen ve sıklıkla
karşılaştırma yapılan Güney Kore
de bu alandaki faaliyetleri ile ön
plana çıkmaktadır. 2009 yılı itiba-
rıyla, Ar-Ge harcamalarının dünya
genelindeki bölgesel dağılımı ince-
lendiğinde, Kuzey Amerika ülkeleri-
nin (ABD, Kanada ve Meksika) başı
çektiği, bu grubu Asya ülkelerinin
takip ettiği, ılımlı bir artış kaydeden
Avrupa ülkelerinin ise 3. sırada yer
aldığı görülmektedir. Kuzey Ameri-
ka 433 milyar USD ile %34’lük bir
paya sahiptir. Çin, Tayvan, Japon-
ya, Hindistan ve Güney Kore’nin de
aralarında yer aldığı Asya ve Pasifik
ülkelerinin 402 milyar USD ile %32,
AB-27 ülkelerini de içeren Avrupa
ülkelerinin 319 milyar USD ile %25
payı bulunmaktadır. Diğer bölgeler-
deki ülkelerin payı ise ancak %10’a
yaklaşmaktadır. Bu durum, Ar-Ge
faaliyetleri açısından bölgesel yo-
ğunlaşmanın yüksek düzeyde ol-
duğunu göstermektedir.
Ülkemizde gelinen noktayı ve önü-
müzde ne kadar çok işimiz oldu-
ğunu, öncelikle çok çalışmamız
gerektiğini değerlendirmeniz açı-
sından bu örnekleri verdim.
Değerli Okurlar Deprem Yönetme-
liği çalışmalarında artık son aşa-
maya gelinmiş olup bu konuda tüm
birlik üyelerinin teknik temsilcileri-
nin yoğun olarak katıldığı bir top-
lantı İstanbul’da düzenlenmiş, konu
hakkında Doç. Dr. Ercan YÜKSEL-
tarafından bir sunum yapılmıştır.
Gayet verimli geçen toplantıda yeni
yönetmeliğe ait sayısal örneklerin
verildiği yayınımız olan Örnek Proje
kitabımızın da yenilenmesi konu-
sunda görüş birliğine varılmıştır.
2016 nın tüm bu sorunların aşıl-
maya başlandığı, ölüm haberleri-
nin gelmediği, kısır çekişmelerin
olmadığı, ayrımcılığın yapılmadığı,
Ülkemizin kalkınma yolunda önem-
li adımlar attığı, tüm insanlarımızın
huzurlu, çağdaş yaşama koşulla-
rına ulaştığı bir yıl olmasını diliyo-
rum.