MAKALE
BETON PREFABRİKASYON
NİSAN 2015
◆
SAYI : 114
20
şimdilerde
mesut
ve
meşale
şek-
linde yazılıyor. Aslını bilmeyenin,
bu türden sözcükleri doğru telaffuz
etmesi nasıl mümkün olabilir?
Bu harfin bulunduğu sözcüklerde
iki tür yanlış yapılmaktadır :
a) Örneğin “olay” anlamındaki “
vak’a
”
sözcüğü –
yaka
der gibi–
vaka
ola-
rak yazılmakta ve televizyonlarda
sık sık –ikinci hecesi uzatılarak–
vakaa
(
vak¯a
) şeklinde telaffuz edil-
mektedir.
b) Arapça’dan dilimize geçmiş olan
kimi sözcüklerde
ayın
harfi sözcük
sonundadır. Örneğin
mevki
’ (yer,
konum),
sanâyi
’ (endüstri),
mısrâ
’
(dize),
mevzû
’ (konu),
câmi
’,
bâyi
’
(satıcı),
vedâ
’ (ayrılış) gibi bu tür
sözcüklerin “i hâli”ni yazarken ve
söylerken yanlış yapmamak gere-
kir. Mevkisi denmez,
mevkii
denir.
Sanayisi değil,
sanayii
denir. Aynı
şekilde mısrası, mevzusu, camisi,
bayisi, vedası değil,
mısraı, mev-
zuu, camii, bayii, vedaı
demek ge-
rekir.
3) “Yayınlamak” ve “yayımlamak”
sürekli olarak yapılan bir başka te-
laffuz ve yazım hatası oluşturmak-
tadır.
Yayın
sözcüğü eski dildeki
“
neşriyât
” sözcüğünün,
yayımla-
ma
ise “neşretme”nin karşılığı-
dır. Dolayısıyle
yayın
denir, ama
yayınlamak
denmez,
yayımlamak
demek gerekir.
4) Uzunluk birimi metre “m” ile gös-
terilir. Bu, metrenin simgesidir
(sembolü). Bu simge isteğe bağlı
olarak değiştirilemez. Büyük harfle
yazılamaz. Kısaltma olmadığı için
–eğer cümle sonunda değilse– so-
nuna nokta konulamaz. Ya da “mt”
veya “mt.” gibi başka simge ve kı-
saltmalar kullanılamaz. Bu kurallar
kat ve askatları için de geçerlidir.
Örneğin 1000 m, 1 km ve 10 cm
2
yazılır; 1000 m., 1 km., ve 10 cm
2
.
yazılamaz. Aynı kurallar, kütle biri-
mi gramın simgesi “g” ve zaman
birimi saniyenin simgesi “s” için
de geçerlidir.
5) Anlamları birbirine yakın olan
“
tekâmül
” (evrim) ve “
tekemmül
”
(tamamlanma) sözcüklerinin za-
man zaman karıştırıldığı görülüyor.
Örneğin dosya tekâmül etmez, te-
kemmül eder.
Benzer şekilde “
müte’âkip
” ile
“
müte’âkiben
” sözcüklerinin de
karıştırıldığına tanık oluyoruz. Ör-
neğin “…
namazını müteakiben
”
denmez, “…
namazını müteakip
”
denir. En iyisi “…
namazının ardın-
dan
” demeli.
6) Haber bültenlerinde sık sık “
terör
örgütü elebaşı
” ya da “…
terör
örgütünün elebaşı
” deniyor; “
terör
örgütü elebaşısı
” denmesi doğru
olur.
7) “
Ay
” sözcüğünün, bir yıl içindeki
12 aydan söz ederken küçük harf-
le, gökteki Ay’dan bahsederken
büyük harfle yazılması gerekir.
8 “Doğal olarak” anlamındaki “
tabî’î
”
sözcüğünün zaman zaman “tabi”
şeklinde kısaltılarak yazıldığı ve
söylendiği görülüyor. Tabii en iyisi
Türkçe’sini kullanmak ve “doğal”
demek..
9) Dilimizde “durum” anlamında
kullanılan “
hâl
” ile “tahttan indir-
me” anlamında kullanılan “
hal
’”,
“kapalı pazar yeri” anlamında
kullanılan “
hal
” ve “çözme, çö-
zülme” anlamında kullanılan “
hal
”
(“
halletmek
”teki, eski alfabede iki
“l” ile yazılan hal) olmak üzere 4
tane
hal
var. Birincisini kullanırken
“a”nın üstüne şapka koymalıyız.
10) “
Halim
” sözcüğünü –sanki “du-
e) Uzatma işaretiyle ilgili önemli bir
sorun da “kalın k” harfinden son-
ra uzun sesli geldiğinde yaşan-
maktadır. Arapça’da hem “ince k”
(
kef
) hem “kalın k” (
kaf
) harfleri
bulunur. Yeni alfabeye geçilirken
“kalın k” sesleri için Latin alfabe-
sindeki “q” harfi de alınmış olsa,
bu sorun yaşanmayabilirdi. Dili-
mize Arapça’dan geçmiş ve da-
haca kullanılan kimi sözcüklerde
bulunan “kalın k”dan sonra gelen
uzun seslilerin yazımında şapka
kullanılsa, “k” harfi ince olarak al-
gılanabilmektedir. Bunu ayırmak
için kimileri o sesliyi iki kez
yazmaktadır. Örneğin “
kaatil
” (öl-
düren), “
vakuur
” (ağırbaşlı), “
ika-
amet
” (oturma) gibi. Aksi hâlde
kaatil
ile “öldürme” anlamındaki
“
katil
” birbirine karışmakta ve yan-
lış okunabilmekte ya da
ikaamet
–
ince k ile–
ikâmet
şeklinde yanlış
telaffuz edilebilmektedir. Örneğin,
ünlü haber spikerlerinden biri ısrar-
la “kaatil zanlısı” diyor; oysa “katil
zanlısı” demek gerekiyor. Kimileri
de harfin üzerine şapka değil, düz
bir çizgi koymaktadır :
K¯atil, vak¯ur,
ik¯amet
gibi.. Ama ikincisi yepyeni
bir yazım şekli ortaya çıkarmakta-
dır. Bu nedenle biz –içimize tam
sinmese de– birinci yazım şeklini
kullanmaktayız.
2) Arapça’da gırtlak vuruşuyla çıka-
rılan ve Arap alfabesinde “
ayın
”
harfiyle karşılanan bir ses vardır.
Bu ses Türkçe’de bulunmadığı için
o harf yeni Türk alfabesinde yer
almaz. Ancak Arapça’dan dilimize
geçmiş kimi sözcüklerde bu harf
vardır ve yazarken “kesme işare-
ti” (apostrof) konularak gösterilir.
Eskiden kullanılan bu işaret, son-
radan kaldırılmıştır. Örneğin eski-
nin
mes’ut
ve
meş’ale
sözcükleri,




